Perşembe, Nisan 12, 2007

Yaradan

Daha gitmedim buradayım
Şairin dediği gibi gözlerim kapalı,
seni dinliyorum
Fısıldıyorsun kulağıma kaderimi…
Aslında ben de biliyorum sonumu,
ya senden olacak
ya da
seni yaratan yaradandan

Gözlerim kapalı dinliyorum seni
şairin dediği gibi…
Hadi bırakalım bu fısıldaşmayı,

Haykır bana…

1994...

Mürekkepsiz şerefsiz…

Sensizlik, isimsiz bir kitap gibi
Okusan da anlayamıyorsun…


Kelimeler manasız yan yana gelince
Okunamıyorsun…

1998...

Gamzeli

Ayrılık pusu kurmuş sahillerine
Her geçen el sallıyor gidenlere

Erguvan renkli şehir,
Gamzelerini göster artık bize…

1996...

Mahkûm

Acı hissediyorum hücrelerimde
Mengeneyle sıkılmış gibi bedenim...
Acı çekiyorum…


16/03/2007

Yarım…

Toplanmamış bir yatak…
Giysiler atılmış sağa sola,
Dağınık bir hayat…
Yarım kalan işlerim var hep
Kahramanları silik hikâyelerim…

Biliyorum yarım her şey
Tamamlanmamış karakterler dolaşıyor evde,
Kiminin evi kayıp, kimininse aşkı
Benden medet umuyorlar,
Ölümün sıcaklığını hissetmek için…
Heyhat!
Kelin merhemi var,
ama süreceği yeri bilmeden yaşıyor işte!

Yazmıyorum artık!
Gözümün içine bakmayın,
Halim kalmadı sizi anlatmaya…

OLCAY

Sevişince tarçın kokardın,
Gündüzleri yasemin…
Uyurken fesleğen…
Ben de lavanta koynunda…

Gözlerin zakkum gibiydi…
Sabahları keyifsiz, mengenedeki mahkûm olurdun
İçince akşamsefası misali,
dökülürdü kelimeler dilinden

Ne güzeldi geceler tarçın kokarken,
Ben lavanta açarken…

17/03/2007

Kimin çocukluğu?

Taksim’in ter kokan sokaklarında büyüdüm ben
Her tarafa asılı ter kokan temiz çamaşırların arasında
Oyunlar oynuyorduk hayallerimizle
Umut gemilerini yüzdürüyorduk,
emek havuzlarında…

Herkes ter kokuyordu, etsiz aş kokularının arasında
Bizse ter içinde düşlerimizi yaşıyorduk amaçsızca…

10/9/1997

Muhasebe

Geometrik biraz bu aşk
Belirsiz köşeleri var
Açısı belirsiz kıvrımları
Kimi zaman hesaplanan
Kimi zaman sonucu bulunamayan…

Geometrik biraz bu aşk…

Ben vazgeçtim hesaplardan,
Edebiyata yöneliyorum…

16/03/2007 10:19

Kestaneli Geceler

Tatil havasındayım...
Sanki bir elimde kumsal,
bir elimde deniz,
tüttürüyorum sabahları...
Deniz yıldızıyım kimi zaman,
çoğu zaman da yunusum şair elinden...
Off offf bastığım sesler tavla zarı gibi geliyor uzaktan,
hep yek,
hep tek!
Herkes çıplak,
sevişmeler ıslak!
Ne zaman kış olacak,
gireceğim kavuğuma,
uzanacağım sobanın yanına...
Ne zaman kestanelerimi kızartacağım,
elimi yakacağım?
Bıktım bu yaz havasından.
Griye dönmek istiyor yüzüm...

Üşümek istiyorum!
Sokulmak istiyorum!
Yağmurlu bir günde
"onu" görmek istiyorum!
Sundurmanın altında
sevişmek istiyorum!
Beyaz taneleri elimde eritmek istiyorum!


Artık kestanelerimi istiyorum!

Tuğçe Özel

28/ Temmuz/ 2006

Erik

Erik yiyemem ben
Dişlerim kamaşır
Tatlı ister canım,
Tuzlamak da yetmez.
O kırt sesi kulaklarıma dolar…
Canım acır.

Erik yiyemem ben
Canım,
tatlı dil ister…
Canım,
muhabbet ister,
incitmeden,
sabahı gören sohbetler…

Acıtmadan,
kırmadan,
kırt sesini duymadan…

15/03/2007 17:59